Cilt 3 Sayı 2 2019https://hdl.handle.net/11494/22702024-03-29T15:25:22Z2024-03-29T15:25:22ZVahyin ilkesel devamlılığı ya da kitap içi neshin imkânsızlığına dairOkumuş, Namık Kemalhttps://hdl.handle.net/11494/22862021-04-06T22:34:17Z2019-01-01T00:00:00ZVahyin ilkesel devamlılığı ya da kitap içi neshin imkânsızlığına dair
Okumuş, Namık Kemal
Bilindiği gibi nesh konusu, Kur’an algımızı şekillendiren teknik
bir örneklem sayılabilir. Bu yüzdendir ki sağlıklı bir vahiy tutumunun edimi adına
Müslüman geleneğin nesh konusunda ne dediği hayli önemli bir noktada
durmaktadır. Zira nesh denilince öteden beri Kur’an ve muhtemel çelişki
olasılığının geleneksel tarafları üzerinde düşünmek durumundayız. Oysaki nesh
olgusuna farklı bir yaklaşım sergilemekle bu bakış açısının hiç de doğru olmadığı
kanaatine varmak işten bile değildir. Esasında bu konudaki yaklaşımların
temelinde rivayetlerin dinleşme sürecinin tezahürleri yatmaktadır denilebilir.
Aynı şekilde, Kur’an ölçeğinde eski şeriatların bazı hükümlerinin nesh yani iptal
edilmiş olduğunun ifade edilmiş olması, vahiy anlamında birbirini destekleyip
besleyen inzâl hâlinin doğal bir sürecine işaret eder. Bu yüzdendir ki olası bir
nesh durumunda, her peygamber, kendisinden önceki bazı uygulamaların
kaldırıldığına şahitlik edebilir. Fakat geleneksel algının yanında durduğu şekliyle,
Kur’an ayetleri içerisinde bazı iptallerin olduğunu savunmak, öncelikli olarak
te’vil, tefsir ve de rivayetlerin değinileriyle inşâ edilmiş olan kadîm bir
yaklaşımdan bahsetmekteyiz. Doğal olarak, her tutum sahibi kişiler de bununla
ilgili olarak kendi delillerini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada adı geçen
tutumların değerlendirilmesinin yanı sıra, şeriatlar arasındaki neshin imkânını
kabul etmek suretiyle, Kur’an ayetleri içerisinde herhangi bir neshin olamayacağı
kabulünden hareket edilmiştir. Neticede ise nesh olarak görülebilecek olan bütün
bildirimlerin aynı konunun farklı basamaklarına işaret ettiği kanaatine
ulaşılmıştır; As is known, subject of naskh, can be considered a sampling
technique that shapes our perception of Qur’an. That is why, on behalf of my act
revelation of a healthy attitude, naskh in the Muslim tradition stands a very
important point. Because of naskh is mentioned, all along, we have to ponder on
the Qur'an and the traditional parties of the possibility of potential conflicts.
However, it is not so difficult to arrive at the conclusion that this point of view is
not true considering a different approach to the naskh cases. It can be said that on
the basis of the approach to this issue is the process of the “rumors becoming the
manifestations of religion”. Likewise, the Koran scale expression that had been
canceled some provisions of the old Sharia refers to a natural process of
supporting each other in terms of nutrition revelation. This is why, in case of a
possible naskh, every prophet himself can testify the removal of some previous
application. But, as it supports the traditional perception to argue that some
cancellations in the Koran verses, we are talking about an old approach built with
primarily gloss, commentary and references to the rumor. Naturally, each owner
of the each attitude reveals their evidence relating thereto. In this study, as well as
the name of the evaluation of said attitudes, by supporting the possibility between
Sharias for naskh, it’s been accepted that there cannot be any naskh in Qur’an.
Consequently, all of the notifications which can be seen as naskh, are the
different steps of the same subject has reached the conclusion that pointed to.; ملخص: الَّن ْسخ، كما يُعرف: قضية تقنية يمكن إدراجها ضمن العناصر التي تشكل إدراكنا
للقرآن. ولذلك فإ ّن موقف المسلمين القدماء أمام النسخ يأخذ حيّزا بالغ األهمية باعتباره مستندا أساسيا
ّب التفكير في القرآن واحتمال وجود التناقض في تأويالته
لمفاهيم النسخ. فالنسخ، منذ زمن بعيد، يتطل
خطأ هذا المنهج بمجرد تغيير في المنهج المتّ القديمة، بينما من السهل بمكان االستدالل على بع. وفي
الحقيقة، يمكن تلخيص المشكلة القائمة خلف هذه االتجاهات في اتّخاذ بعض الروايات دينًا. إضافة إلى ذلك،
فإ ّن إلغاء الشرائع القديمة واستبدالها؛ أي نسخها في القرآن يشير إلى الحالة الطبيعية لظاهرة اإلنزال التي
ابق ُمكوناتها الداخلية. وعلى هذا، فقد يرى بعض األنبياء تغيير بعض سنن َم تتط ن قَبله. لكن النّسخ كما
يكون الدفاع عنه غالبا تقليديا ال يسمح لبناء منهج قديم متين تم تشكله بمساهمات التفاسير والتأويالت
والروايات. وفي هذا السياق يأتي الجميع بدليل للبرهنة على رأيه كما هو المتوقّع. وقد قامت هذه الدراسة
على تقييم اآلراء المختلفة حيث تم االعتماد على قبو ٍل مفاده أن النسخ بين الشرائع يجوز ومحتمل، بينما
وقوع النسخ بين اآليات القرآنية ال يبدو ممكنا. وفي النهاية تم التوصل إلى االعتقاد بأن كل ما يمكن إدراجه
تحت عنوان النسخ تشير، في الحقيقة، إلى تد ّرج في سبيل إكمال مصلحة معيّنة.
2019-01-01T00:00:00ZŞerhu Mevâkıfi’n-Nifferî Bağlamında Afifüddîn Tilimsânî’nin “Edep” AnlayışıGörgün, Tuğbahttps://hdl.handle.net/11494/22852021-04-06T22:34:17Z2019-01-01T00:00:00ZŞerhu Mevâkıfi’n-Nifferî Bağlamında Afifüddîn Tilimsânî’nin “Edep” Anlayışı
Görgün, Tuğba
Afîfüddîn Tilimsânî (ö. 690/1291) Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’nin
(ö. 638/1240) düşüncesini tâkip eden Ekberî ekolün önemli isimlerinden biridir.
Tam adı Ebü’r-Rebî’ Afifüddîn Süleymân b. Şemseddîn Ali b. Abdillâh
Kûmî Tilimsânî’dir. Afifüddîn Tilimsânî olarak bilinir. Cezayir’in Tilimsân
şehrinde 610/1213 tarihinde doğmuştur. Tilimsânî’nin tasavvufî
görüşlerinin genel anlamda ele alındığı eserinin Şerhu Mevâkıfi’n-Nifferî
olduğu gözlemlenmiştir. Genel olarak da Tilimsânî’nin eserlerinde elMevâkıf adlı eserin müellifi olan Abdülcebbâr Nifferî’nin (ö. 354/965)
tahkîk tavrını benimsediği görülmektedir. Bundan dolayı müellifimiz
tasavvufî konularda kendisi gibi Ekberî geleneğin temsilcilerinden farklı bir
usûl ile problemleri incelemiştir. Tilimsânî’nin eserlerinde takip ettiği bu
usûl, farklı boyutları olmakla beraber üç basamaklı olup ilim, mârifet ve
mârifetin ötesi olan vakfeden oluşur. Bu çalışma, Tilimsânî’nin kendine
özgü olarak oluşturduğu söz konusu üçlü tasniften yararlanarak, tasavvufun
doğuş döneminden itibaren üzerinde önemle durulan edep kavramının
manevî seyirdeki yerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışma
Tilimsânî’nin belirli bir anlam çerçevesinde sıklıkla kullanılan bazı
kavramları söz konusu bu anlam çerçevelerinin ötesinde ve kendine özgü
bir sistem dâhilinde açıklamasını göstermesi bakımından önemlidir.; Afifuddin Tilimsani (d. 690/1291) is one of the important names
in the school of Akbarî that follows Muhyiddin Ibn al-Arabi (d. 638/1240).
His full name is Abur-Rabi’Afifuddin Suleiman b. Shamseddin Ali b.
Abdillâh Kûmî Tilimsânî. He is known as Afifüddîn Tilimsânî. He was born
in 610/1213 in the city of Tilimsan in Algeria. It is observed that the main mystical thought of Tilimsânî reflected in his work called Sharh al-Mavâqif
an-Nifferî.In general, it is seen that Tilimsânî in his works adopted the
attitude of verification (tahkeek) of Abdulabbâr Nifferî (d. 354/965), the
author of al-Mavâqif. Therefore, our author as influenced by Abduljabbar
Nifferî has examined the problems of Sufism in a different methodology
from the representatives of the Akbarî tradition. Having different
dimensions, this method followed by Tilimsânî in his works consists of a
three-step foundation with knowledge, ingenuity and standing beyond
knowledge. This study aims to reveal the place of decency concept which
has been emphasized since the birth of Sufism in the spiritual course by
making use of the trilogical classification that Tilimsânî has created in its
own way. The study is important in that it illustrates some of the commonly
used concepts of Tilimsânî within a specific meaning, beyond those
meaning frameworks and within a unique system.; يعتبر عفيف الدين التلمساني )المتوفي في 690 هـ/1291 من االسماء المهمة
في المدرسة األكبرية, والذي تابع افكار محي الدين بن العربي )المتوفي في 638 هـ/1240 م(.
اسمه الكامل هو ابو الربيع عفيف الدين سليمان بن شمس الدين علي بن عبدهللا الكومي التلمساني.
ويُعرف بـ عفيف الدين التلمساني. ولد في مدينة تلمسان في الجزائر سنة 610 هـ / 1213 م. وقد
لوحظ بأنه قام بشرح اآلراء الصوفية بشكل عام في تلمسان في كتابه شرح مواقف النفري. ويُالحظ
بصورة عامة ان التلمساني قام في اعماله بتبني اسلوب التحقيق لعبد الجبار النفري )المتوفي في
354 هـ / 965 م( مؤلف كتاب المواقف. لهذا السبب, قام مؤلفنا ببحث المسائل الصوفية بأسلوب
مختلف عن نظرائه من ممثلي التقليد األكبري. تتكون هذه الطريقة التي اتبعها التلمساني في أعماله
من ثالثة خطوات هي العلم والمعرفة والوقف الذي يتجاوز المعرفة, باالضافة الى ما لهذا االسلوب
من ابعاد اخرى. يهدف هذا البحث الى االستفادة من التصنيف الثالثي المذكور الذي ابتكره التلمساني
بطريقته الخاصة, للبت في مفهوم األدب الذي يستحوذ على اهمية بالغة منذ والدة الصوفية ومكانته
في المسار الروحي. يعتبر هذا البحث مهما ضح بعض مفاهيم التلمساني الشائعة ً من حيث انه يو
االستخدام ضمن اطار معنى محدد, وعرضها في شرح يتجاوز اطار المعنى المذكور هذا, وضمن
نظام فريد من نوعه.
2019-01-01T00:00:00Zİslam’da dini düşüncenin teşekkülü üzerine klasik literatür okumaları 2 – 5 Eylül 2019- Konya (KDO yaz programı)Nalbant, Sümeyrahttps://hdl.handle.net/11494/22842021-04-06T22:34:17Z2019-01-01T00:00:00Zİslam’da dini düşüncenin teşekkülü üzerine klasik literatür okumaları 2 – 5 Eylül 2019- Konya (KDO yaz programı)
Nalbant, Sümeyra
Bu yazı, Klasik Düşünce Okulu'nun Konya'da düzenlemiş olduğu II. Yaz programını tanıtmak amacıyla kaleme alınmıştır.
2019-01-01T00:00:00ZDört Halifeyi farklı okumak-1: Hz. Ebu BekirAydın, Muhammethttps://hdl.handle.net/11494/22832021-04-06T22:34:17Z2019-01-01T00:00:00ZDört Halifeyi farklı okumak-1: Hz. Ebu Bekir
Aydın, Muhammet
İslam Tarihi alanındaki eserleriyle bilinen Mehmet Azimli’nin önemli bir eserinin tanıtımını arzu ettik. Azimli’nin önceki eserlerinde olduğu gibi İslam Tarihi geleneğinde bazı ezberlerin tartışıldığı ve sorgulandığı yöntemi/metodu bu eserinde de devam etmektedir. İlk planda bu eserin sadece tarih alanını ilgilendirdiği düşünülse de daha geniş perspektiften bakıldığında başta Kelam, Mezhepler Tarihi ve Dinler Tarihi olmak üzere diğer disiplinleri de ilgilendirdiği görülmektedir. Zira Hz. Ebu Bekir’in, Hz. Peygamber sonrası ilk halife olduğu hatırlandığında onun halifeliğe seçilmesinde Sakife gölgeliğinde yaşanan gelişmeler, Sünnilerle Şiiler nezdinde günümüzde popülerliğini korumaktadır. Dolayısıyla halifelikle ilgili tartışmalarda Hz. Ebu Bekir’in dönemi disiplinler açısından önemini korumaktadır. Söz konusu döneme ilişkin yeni çalışmaların insan-siyaset-yönetim, İslam-siyaset, İslam-toplum gibi meselelerde farklı pencereler açacağını beklemek mümkündür.
2019-01-01T00:00:00Z