COVID-19 salgını bağlamında medyada göçmenler: eleştirel bir değerlendirme
Künye
Özbey, K. (2022). Covıd-19 Salgını Bağlamında Medyada Göçmenler: Eleştirel Bir Değerlendirme, Akademik Hassasiyetler, 9(19), 77-95.Özet
Bu çalışma, COVID-19 salgını bağlamında medyada göçmenlerin sunumunu
Türkiye’den örneklerle anlamayı amaçlamaktadır. COVID-19 salgınının göçmenleri
nasıl etkilediği, göçmenlerin salgın şartlarında ne tür sorunlarla karşılaştıkları,
COVID-19 salgını bağlamında göçmenlerin medyada ne şekilde sunulduğu ve
Türkiye’de salgın şartlarında göçmenlerin medyada nasıl ele alındığı, bu çalışmanın
temel sorunsalını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, salgınla birlikte sınırların
kapatılması sebebiyle, göçmenlerin göç edemediği gibi, geriye dönüş göçlerini de
yapamadığı gözlenmiştir. Salgın sebebiyle göçmenler işsiz kalmış ve ekonomik
sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Türkiye’de dijital medyanın göçmenleri
sorunların kaynağı olarak göstermesi, göçmen karşıtlığının yükselmesine neden
olmuştur. Türkiye’de dijital medyada göçmenlerin virüsün taşıyıcıları olarak
sunulduğu görülmüştür. Bununla birlikte Türkiye’deki Suriyelilerin dijital medyada,
Suriyeli, sığınmacı, mülteci, Türkiye’ye muhtaç, Türkiye’nin desteğini almış, yasadan
muaf, kuralları hiçe sayan, cezadan muaf, düzeni bozan, işsiz, korunmasız, şiddete
uğrayan, kaderlerine terk edilmiş, virüsün taşıyıcıları, hastalıklı ve riskli kişiler
olarak yer aldıkları görülmüştür. Her ne kadar dijital medyada Türkiye’deki
Suriyeliler sorunların kaynağı olarak görülse de, Türkiye’nin milyonlarca Suriyeli
göçmene ev sahipliği yapıyor olması Türkiye’nin göçmen karşıtı bir ülke olmadığını
göstermektedir. Medyanın göçmenleri manipüle etmesi ve dezenformasyona dayalı
haberler üretmesi karşısında, Türkiye’nin COVID-19 pandemisi koşullarında da
Suriyeli ve Afgan göçmenlere sahip çıktığı ve onların sorunlarına çözümler ürettiği
görülmüştür. Türkiye, geçmişten günümüze birbirinden farklı göç hareketlerine ve
değişik göçmen kimliklerine ev sahipliği yapmış olsa da, medyanın göçmenlere bakış
açısının söz konusu tarihsel ve sosyolojik gerçeklikten kopuk bir biçimde gerçekleştiği
görülmüştür. This study aims to understand the presentation of immigrants in the media
within the context of COVID-19 pandemic through examples from Turkey. The main
problematic of this study consists of how COVID-19 pandemic affect the immigrants;
what kind of problems the immigrants face in pandemic conditions; how the
immigrants are presented in the media within the context of COVID 19; and how
immigrants are treated in the media under pandemic conditions in Turkey. In this
sense, as the borders were closed along with the pandemic, it was observed that the
immigrants cannot perform remigration, apart from migration. Because of the
pandemic, the immigrants became unemployed, and faced with economic problems.
The fact that digital media in Turkey shows immigrants as the source of problems led
to an increase in anti-immigrant sentiment. It was observed that migrants were
presented as carriers of the virus in digital media in Turkey. It was seen that the
Syrians in Turkey were presented in the digital media as Syrian, refugee, asylum
seeker, dependent on Turkey, supported by Turkey, exempted from laws, disregarding
the rules, exempted from punishment, perturbator, unemployed, unprotected,
exposing to violence, doomed, virus carriers, diseased and risky people. Although
Syrians in Turkey were seen as the source of problems in the digital media, the fact
that Turkey is home to millions of Syrian immigrants shows that Turkey is not an anti-
immigrant country. In the face of the manipulation of migrants by the media and the
production of disinformation-based news, it was observed that Turkey took care of
Syrian and Afghan migrants in the conditions of the COVID-19 pandemic and
produced solutions to their problems. Although Turkey hosted different migration
movements and different immigrant identities from past to present, it was seen that
the media’s perspective on immigrants was realized in a way that is disconnected from
the historical and sociological reality in question.