Borçka Acarlar Meslek Yüksekokulu Yayın Koleksiyonuhttps://hdl.handle.net/11494/31632024-03-29T08:42:04Z2024-03-29T08:42:04ZCharacterization study of geopolymer concretes fabricated with clinker aggregatesÖz, AliBekem Kara, İlknurBayrak, BarışKavaz, EsraKaplan, GökhanAydın, Abdulkadir Cüneythttps://hdl.handle.net/11494/48932023-06-01T11:38:11Z2023-01-01T00:00:00ZCharacterization study of geopolymer concretes fabricated with clinker aggregates
Öz, Ali; Bekem Kara, İlknur; Bayrak, Barış; Kavaz, Esra; Kaplan, Gökhan; Aydın, Abdulkadir Cüneyt
Geopolymers are a new generation of building material that has recently been popular in reducing carbon
emissions. As a result of its amorphous alumina-silicate-based reaction product, it has many superior properties.
This study investigated the mechanical and physical properties and high-temperature resistance of groundgranulated blast furnace slag and metakaolin-based geopolymer concrete fabricated with clinker aggregates
produced in a short curing time (8 h). In alkali activators, the sodium silicate to sodium hydroxide (SS/SH) mass
ratios were 2, 2.25, 2.5 and 2.75. Two curing methods were used, namely ambient (25 ◦C) and oven curing (80 ◦C). The observed unit weights vary between 2275–2392 kg/m3 for the samples of the geopolymeric composites.
Porosity and water absorption vary between 4.92 and 8.84% and 3.58–7.26%, respectively. The heat curing
application decreased the mixtures’ water absorption, unit weight, and porosity values. The compressive strength
of the samples subject to ambient curing varied between 39.2 and 59.8 MPa. Withal, the samples cured at 80 ◦C
for 8 h were between 66.9 and 112.4 MPa. The increased SS/SH ratio also increased the observed strength values.
Capillary water absorption of all samples is below 0.6 kg/m2
. Heat-cured geopolymers decreased capillary water
absorption to 0.1 kg/m2
. The weight loss after high temperature decreased as the SS/SH ratio increased. The N-AS-H gel in the zeolitic structure was observed in SEM analysis. The FT-IR analysis visualized the carbonation in
the heat-cured mixtures. As a result, over 100 MPa compressive strength values were observed with the clinker
aggregates at 80 ◦C after 8 h of curing time. Withal, a high-temperature refractory composite was developed with
the clinker aggregates. Moreover, the nuclear radiation shielding abilities of geopolymer concretes were investigated experimentally. The gamma shielding parameters of the samples were evaluated by transmission measurements in the range of 0.081–0.661 keV. Also, neutron dose measurements were performed, and the samples
produced as neutron attenuator capacity was evaluated. The radiation shielding capabilities were improved
slightly with increasing sodium silicate solution content.
2023-01-01T00:00:00ZArtvin’de faaliyet gösteren KOBİ’ler üzerinde COVİD-19 salgınının ekonomik etkileriAydın, Salihhttps://hdl.handle.net/11494/47312023-02-28T07:15:52Z2022-01-01T00:00:00ZArtvin’de faaliyet gösteren KOBİ’ler üzerinde COVİD-19 salgınının ekonomik etkileri
Aydın, Salih
Covid-19 salgını, ortaya çıktığı ilk günden beri insan hayatını etkilemeye
devam etmektedir. Günümüze kadar gelinen süreçte milyonlarca insan bu
salgın hastalık yüzünden hayatını kaybetmiş ve bu salgın hastalıktan sağlık
sisteminin yanında sosyal ve ekonomik hayat da ciddi anlamda etkilenmiştir.
Sosyal ve ekonomik sistemde ciddi değişiklikler yapılmasını zorunlu kılan bu
salgın hastalık toplumsal normların da önemli düzeyde değişmesine sebebiyet
vermiştir
2022-01-01T00:00:00ZCinsiyetli bir küresel kriz mi?: Covıd-19 salgını gölgesinde ekonomide küresel cinsiyet eşitsizliğiYerlikaya, Burcuhttps://hdl.handle.net/11494/44112023-01-05T13:53:11Z2022-01-01T00:00:00ZCinsiyetli bir küresel kriz mi?: Covıd-19 salgını gölgesinde ekonomide küresel cinsiyet eşitsizliği
Yerlikaya, Burcu
2020 yılının ilk çeyreğinde tüm dünyada etkisi hissedilen COVID-19 salgını kısa
sürede sosyoekonomik bir krize dönüşmüştür. Bu süreçte kadınlar hâlihazırdaki
dezavantajları nedeniyle krizi daha derinden hissetmiştir. Kadınlar, tarihsel rolleri
nedeniyle özel alanın başat aktörleri olarak kabul edilmektedir. Kriz dışı dönemlerde
ücretsiz çalışma yükleri fazla olan kadınların salgın döneminde bu yükleri katlanarak
artmıştır. Bunun yanı sıra kamusal alandaki ücretli çalışmaları erkeklere kıyasla daha
fazla kesintiye uğramış ya da tamamen son bulmuştur. Bu süreçte salgının
sosyoekonomik sonuçlarından kadınların orantısız bir şekilde etkilenmeleri, yaşanan
küresel sağlık krizinin cinsiyetli bir kriz olup olmadığı sorularını akıllara getirmektedir.
Bu çalışmada, COVID-19 salgınının ekonomide cinsiyet eşitsizliği üzerindeki
etkilerinin açığa çıkarılması hedeflenmektedir. Güncel emek piyasası verileri
incelendiğinde, COVID-19 salgınının küresel bağlamda ekonomide küresel cinsiyet
eşitsizliğini artırdığı görülmektedir. Toplumsal cinsiyet körü politikaların yerine özel ve
kamusal alanda toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı politikaların hızla benimsenmesi
gerekmektedir.
2022-01-01T00:00:00ZYeşil ekonomiye geçiş kadınların istihdama katılımı için kriz mi fırsat mı?: toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında yeşil işlerYerlikaya, Burcuhttps://hdl.handle.net/11494/43932023-01-03T11:43:31Z2022-01-01T00:00:00ZYeşil ekonomiye geçiş kadınların istihdama katılımı için kriz mi fırsat mı?: toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında yeşil işler
Yerlikaya, Burcu
Dünya kaynaklarının hızla tüketilmesi giderek artan çevre felaketlerine neden olmaktadır. Bu artış çevresel
sürdürülebilirlik konusunu gündeme getirirken, zamanla ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmanın bir
arada gerçekleşmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda, alternatif bir model olarak yeşil ekonomiye geçiş
önerilmektedir. Yeşil işlerin yalnızca çevreye zarar vermeyen işler değil, insana yakışır işler olması da
beklenmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın hedefinde insana yakışır iş ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği
de yer almaktadır. Kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle istihdama katılımda ve insana yakışır işe
erişimde erkeklerin gerisinde kalmaktadır. Bu eşitsizliğin yeşil ekonomiye geçişte devam edip etmeyeceği
merak konusudur. Bu çalışmada, yeşil ekonomiye geçişin kadınların istihdama katılımları için bir fırsat olup
olmadığının açığa çıkarılması amaçlanmaktadır. Yeşil ekonomiye geçişin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine
duyarlı politikalar üreten ülkelerde kadınların istihdama katılımı için fırsat yaratırken, bu konuya duyarsız
kalan ülkelerde ise cinsiyet eşitsizliğini artırma tehdidine sahip olacağı düşünülmektedir. Kadınların
eğitimi ve vasıflandırılması ile toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı politikalar önem kazanmaktadır; The rapid depletion of world resources causes increasing environmental disasters. While this increase
has raised the issue of environmental sustainability to the agenda, over time it has been understood that
economic, social, and environmental development should take place together. In this context, the transition
to a green economy is proposed as an alternative model. It is expected that green jobs will not only be
environmentally friendly jobs but also decent jobs. Along with decent work, gender equality is also included in the goal of sustainable development. Women are lagging behind men in employment participation
and access to decent work due to their gender roles. It is a matter of wonder whether this inequality will
continue in the transition to a green economy. In this study, it is aimed to reveal whether the transition to a
green economy is an opportunity for women to participate in employment. It is believed that the transition
to a green economy will have the opportunity for women to participate in employment in the countries that
produce gender-sensitive policies, and it threatens to increase gender inequality in the countries that are
indifferent to this issue. Policies that are sensitive to gender equality, with the education and qualification
of women, are becoming important.
2022-01-01T00:00:00Z