Tarih Bölümü
https://hdl.handle.net/11494/168
2024-03-29T15:58:24ZXVII.yüzyılda Osmanlı idaresindeki Tuna Nehri (1683-1700) donanma, iskeleler, zahire alımı ve nakliye
https://hdl.handle.net/11494/4384
XVII.yüzyılda Osmanlı idaresindeki Tuna Nehri (1683-1700) donanma, iskeleler, zahire alımı ve nakliye
Kaya, Ali İrfan
Osmanlı tarihinde Tuna Nehri, yalnızca donanmanın bulunduğu ve savaĢlarda
ismi geçen bir nehir değildir. Aynı zamanda nakliye ve ulaĢım faaliyetlerinin
yürütüldüğü bir suyoludur. Diğer taraftan Osmanlı Devleti‟nde askerî,
ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir parçası olan Tuna Nehri hakkında
yapılan çalıĢmaların sayısı oldukça azdır. Bu çalıĢmada mali kayıtlar baĢta
olmak üzere XVII. yüzyılın son dönemlerine ait Osmanlı arĢiv belgeleri esas
alınarak Osmanlı nehir donanması; bu baĢlık altında, kaptan paĢalar, donanma
personeli, donanmadaki gemi ve kayık türleri, bunların bakım, onarım ve
inĢası, ayrıca iskelelere getirilen zahirenin yıllara göre fiyat dağılımı,
zahirenin saklanması ve nakliyesi, nakliye ücretleri, nakliyede ortaya çıkan
sorunlar ve sorunların nasıl çözüldüğü gibi belli baĢlı konular ele alınmıĢtır.; River Danube was not only a river associated with wars or a port where the
navy was located during Ottoman history. It was also a waterway where
shipping and transportation activities were carried out. Research indicates a
few studies on the Danube, which, however, was an essential spot regarding
the military activities as well as the economic and social life of the Ottoman
Empire. This study examines the financial records of the late 17th century in
the Ottoman archive documents about the Ottoman river navy with its
elements such as captain pashas, navy personnel, types of ships and boats in the navy, and their maintenance, repair and construction. In addition, this
study discusses the procurement of grain, concerning the stages from purchase
to distribution, delivery to the piers, prices, storage, transportation of the
purchased grain in warehouses, and transportation costs.
2022-01-01T00:00:00Z93 Harbi’nden sonra Livane muhacirlerinin yaşadığı sıkıntılar
https://hdl.handle.net/11494/4382
93 Harbi’nden sonra Livane muhacirlerinin yaşadığı sıkıntılar
Yücetürk, Zemzem
Tarihe 93 Harbi olarak da geçen ve Osmanlı Devleti ile Rusya arasında gerçekleşen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı Devleti Kars, Ardahan ve Batum’u Rusya’ya terk etmiştir. Lazistan sancağı olarak da anılan Batum sancağının kazası olan Livane kazası da böylece Rus hâkimiyetine geçmiştir. Rusya’ya terk edilen bu bölge halkı savaş sırasında işgale karşı koydukları gibi, savaş bittikten sonra da bulundukları bölgeyi terk etmek istememiştir. Ancak Osmanlı Devleti bu bölgeleri boşaltmaya karar verdiği için göç etmek zorunda kalmışlardır. Rusya ile yapılan anlaşmaya göre üç yıllık sürede birçok insan Anadolu’nun diğer topraklarına yerleşmişlerdir. Göçler İstanbul, Samsun, Çorum, Tokat, Yozgat, Adapazarı, İzmit ve özellikle Bursa gibi şehirlere yapılmıştır. Göç etmek isteyen halk emlak satışları sırasında Rus ve Ermeni memurlarının engeliyle karşılaşmış, çoğu düşük fiyatlarla mülklerini satmak zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti’ne göç edip, Livane kazasında mülkü kalan halk ise mülklerinin hukukundan endişe edip bu konuda devletten yardım istemişlerdir. Halkın göç etmesini de Rusya Devleti engellemeye çalışmıştır. Müslüman ahali göçleri mahalli hükümet tarafından engellenmeye çalışılınca Osmanlı Devleti’nden yardım istemişlerdir. Halkın çoğu ise yol masraflarını bile ödeyemeyecek durumda yollara düştüğü gibi göçleri esnasında salgın hastalıklarla karşılaşmıştır. Anadolu’ya geldikleri zaman da yerleştirme problemleriyle karşılaşan halk sefalet içinde kalmıştır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Osmanlı Devleti muhacirlerin iskânı için gerekli çalışmaları yapmış, Livane muhacirlerinden göç sırasında salgın hastalığa yakalananların tedavisinde ve bu insanların Anadolu’ya nakilleri sırasında iaşelerinin temin edilmesinde hizmeti görülen kişileri taltiflendirmiştir. Söz konusu çalışmada Livane kazası halkının göçler sırasında ve sonrasında yaşadıkları sıkıntılar ortaya konulmaya çalışılmıştır.; With the Berlin Treaty signed after the Ottoman-Russian War between the Ottoman Empire and Russia in 1877-78, the Ottoman State left Kars, Ardahan and Batumi to Russia. The Livane District, which is the accident of the Batumi Sandjak, also known as the Sanjak of Lazistan, has thus passed under Russian rule. The people of this region abandoned to Russia did not want to leave the region they were in after the war, as they resisted the occupation during the war. However, since the Ottoman Empire decided to evacuate these regions, they had to migrate. According to the agreement made with Russia, many people settled in other lands of Anatolia in a period of three years. Migrations were made to cities such as Istanbul, Samsun, Çorum, Tokat, Yozgat, Adapazarı, Izmit and especially Bursa. In this study, it was tried to reveal the problems experienced by the people of Livane District during and after the migrations. People who wanted to migrate faced the obstacles of Russian and Armenian officials during real estate sales, and most of them had to sell their properties at low prices. The people who immigrated to the Ottoman State and remained in the Livane District, worried about the law of their properties and asked for help from the state. The Russian State tried to prevent the immigration of the people. When the immigration of the Muslim people was tried to be prevented by the local government, they asked for help from the Ottoman Empire. Most of the people, on the other hand, faced epidemic diseases during their migration as they were unable to pay even for the road and water costs. When they came to Anatolia, the people faced with settlement problems remained in misery. Despite all these negativities, the Ottoman Empire carried out the necessary work for the settlement of the refugees, and rewarded the people who were served in the treatment of those who were infected with epidemic diseases during the migration of the Livane immigrants and the provision of food during the transportation of these people to Anatolia. In this study, the problems experienced by the people of Livane during and after the migrations were tried to be revealed.
2022-01-01T00:00:00ZArtvin’in ilk mebusu Ömer Hilmi Bey ve faaliyetleri
https://hdl.handle.net/11494/4361
Artvin’in ilk mebusu Ömer Hilmi Bey ve faaliyetleri
Yavuz, Nuri; Kul, Muhittin
Osmanlı Devleti’nin en sorunlu dönemi olarak nitelendirilebilecek olan 19. Yüzyıl, devletin kendini yenileme ve dönüştürme çabalarının da nirengi noktasını oluşturmaktaydı. Özellikle batıdan geri kalındığı düşüncesi bu dönemde bürokrasi ve aydın kesiminde yerleşmişti. Bu durumun çözümü için siyasi, iktisadi, ticari gibi çok çeşitli alanlarda yenileşme adımları yüzyılın başından beri yapılagelmiştir. Bu alanların içinde ilk ve temel olarak düşünülenlerden birisi ise batıda da var olan anayasanın getirilmesi ve meclis (parlemento) gibi kurumların oluşturulmasıdır. Elbette ki bu türden kuruluş ve düzenlemelerin benzerleri insanlık tarihi boyunca hayatiyet kazanmıştır. Batıda modern anlamda yasama meclislerinin ilk örneklerini oluşturan danışma kurulları başlangıcı Yunan ve Roma’ya ama en temelde Avrupa’daki Krallık Meclislerine kadar uzanır. Türklerde ise bu türden yapılar birtakım farklılıklar taşısa da tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden beri vardır. İslamiyet öncesi Türk siyasasında “toy” ile görülen bu yapılar, İslamiyet sonrası ise “istişare” kavramı ile birlikte Şura’ya, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Divan’a, 18. yüzyılla birlikte meşveret meclislerine dönüşmüştür.19. yüzyıl’da sultan II. Mahmut ile birlikte yenileşme girişimlerinin etkisiyle devlet mekanizmasının daha işlerlik kazanması adına Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye oluşturulmuştur.
2022-01-01T00:00:00ZArtvin Araştırmaları- 4
https://hdl.handle.net/11494/4360
Artvin Araştırmaları- 4
Yavuz, Nuri
Şehirler sosyal bilimler alanında araştırma yapmak için temel inceleme alanlarının başında gelmektedir. Artvin, sosyal bilim araştırmaları açısından önemli bir kaynak olma özelliğine sahip şehirlerden biridir.
Artvin’in tarihsel, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel açılardan çok yönlü özelliklere sahip bir şehir olması, Artvin’le ilgili bilimsel ve akademik çalışma yapmayı gerekli hale getirmiştir. Elinizdeki eser bu tür bir ihtiyaca binaen ortaya çıkmıştır.
Artvin Araştırmaları 4 kitabı, Artvin’le ilgili daha önce yayınlanmış olan “Artvin Tarihi Araştırmaları 1”, “Artvin Araştırmaları 2” ve “Artvin Araştırmaları 3” kitaplarının devamı niteliğindedir. Bu kitapta, Artvin hakkında sosyal bilimler alanında yapılmış çalışmalara yer verilmiş olup, kitapta birbirinden farklı konulara odaklanılmıştır. 7 Mart kahramanlarından Artvin şehitlerine, Artvinli ilk kadın belediye başkanından Artvin’in ilk mebusuna, eğitim faaliyetlerinden şehrin yaşayan şair ve entelektüeline, edebi metinlerdeki Artvin imgesinden Artvin’deki kayıkçılığa kadar uzanan geniş bir alanda birbirinden farklı konuların yer aldığı kitap, bu yönüyle zengin bir içeriğe sahiptir.
Bu kitapta, A. Mecit Tokdemir’e, Prof. Dr. Nurhan AYDIN’a, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe ÇELEBİOĞLU’na, Dr. Öğr. Üyesi Elif KAYA’ya, Dr. Öğr. Üyesi Neşe OKTAY’a, Dr. Arş. Gör. Muhittin KUL’a, tarihçi yazar Hüse-
yin KURT’a, araştırmacı-yazar Kübranur Öztürk DERİCİ’ye ve Doktora Öğrencisi Zafer IŞIK’a teşekkürlerimi sunuyorum. Kitabın hazırlanması sürecinde katkıda bulunan Doç. Dr. Kerem ÖZBEY’e teşekkür ederim. Kitabın Artvin ile ilgili okuyucular ve araştırmacılar için kaynak bir kitap oluşturmasını temenni ederim.
2022-01-01T00:00:00Z