Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Yayın Koleksiyonu
https://hdl.handle.net/11494/284
2024-03-28T17:46:47ZPostmodern salgın ve popüler dindarlık:yeni medya eksenli psikososyal bir analiz
https://hdl.handle.net/11494/4415
Postmodern salgın ve popüler dindarlık:yeni medya eksenli psikososyal bir analiz
Baltacı, Ali
Bu çalışma, postmodern unsurlar barındıran Covid-19 salgınının oluşturduğu yeni dindarlık biçimlerine odaklanmaktadır.
Yeni dindarlık formları ile popüler kültür arasında var olan bağları belirginleştirme gayretindeki çalışma, psikososyal
analiz niteliğindedir. Çalışma, salgın döneminin din ve dindarlığı radikal dönüşüme uğratacağı varsayımı üzerine
kurulmuştur. Buna göre, salgın sürecinde popüler dindarlık önem kazanmış, halk inançları ve hurafeler yaygınlaşmıştır.
Bireyler, salgın döneminde varoluşlarını daha fazla sorgulamış, resmi dini söylem yerine yeni medya eksenli popüler
dindarlığa yönelmişlerdir. Dinin genel esasları değişmese de dindarlığın kişiye özgü olması ve salgın gibi radikal krizlerde
kamusal alanın sınırlanmasıyla birlikte eklektik bireysel dindarlık biçimleri önem kazanmıştır. Bu çalışmada yeni medyanın
kullanımıyla birlikte dinin kamusal alandan çekileceği, dindarlığın daha liberal biçimlerinin artacağı, sekülerleşmenin
belirginleşeceği öngörülerine de yer verilmiştir. İleride yapılacak çalışmalar için kavramsal bir zemin oluşturma
gayretindeki bu çalışma, postmodernite olgusunu popüler dindarlık ve yeni medya ekseninde tartışmaya açarak sosyal
bilimler alanlarına katkı sunma gayretindedir.; This research emphasizes on the postmodern forms of religiosity that have emerged as a result of the Covid-19
pandemic. The study is a psychological analysis that attempts to clarify the existing links between emerging forms of
religion and popular culture. The study assumes that the pandemic phase will drastically alter religion and religiosity.
Accordingly, popular religiosity grew in prominence throughout the pandemic, and folk beliefs and superstitions
proliferated. During the pandemic, people questioned their existence more and turned to popular religiosity based on
new media rather than formal religious discourse. Although the general principles of religion have not changed, eclectic
individual forms of religiosity have gained importance with the fact that religiosity is personal and the public space is
limited in radical crises such as epidemics. This research includes forecasts that religion will be removed from the public
sphere, more liberal forms of religiosity will rise, and secularization will become visible with the use of new media. This
study, which aims to provide a conceptual foundation for future research, attempts to add to the domains of social
sciences by bringing the phenomena of postmodernity into discussion along the axis of popular religiosity and new
media.
2022-01-01T00:00:00ZDoçentlik başvuru ve değerlendirme sürecinde yaşanan sorunlar: fenomenolojik bir araştırma
https://hdl.handle.net/11494/4410
Doçentlik başvuru ve değerlendirme sürecinde yaşanan sorunlar: fenomenolojik bir araştırma
Baltacı, Ali
Bu çalışma, doçentlik başvuru ve değerlendirme sürecine ilişkin adayların tecrübelerinden hareketle yaşanan sorunları görünür kılma
amacını taşımaktadır. Ayrıca adayların deneyimledikleri sorunlara ilişkin olası çözüm önerileri de geliştirmeye çalışılmıştır. Fenomenolojik
desende tasarlanan araştırmanın çalışma grubu 41 doçent adayından oluşmaktadır. Derinlemesine görüşmelerle elde edilen veriler betimsel
analize tabi tutulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre doçent adayları; başvuru koşulları, başvuru sistemi, eserlerin puanlanması, jüri belirleme
ve değerlendirme süreci, başvuruların açıklanması, etik inceleme ile kurumsal iletişimle ilgili sorunlar yaşadıklarını dile getirmişlerdir.
Doçentlik başvuru sürecinin şeffaf hâle getirilmesi, iletişim süreçlerinin geliştirilmesi ve adil değerlendirme ilkelerinin uygulanmasıyla
yaşanan sorunların büyük bölümünün çözümlenebileceği belirlenmiştir. Bu çalışma ile son dönemde sıkça tartışılan değerlendirmede
adalet ve liyakat ilkesinin önemi belirlenmiş, yükseköğretim literatürüne yeni ve özgün veri sunulmaya gayret edilmiştir. Ayrıca çalışmanın
ÜAK’ın kurumsal yapısının geliştirilmesi ile yükseköğretim kalite çalışmalarına da katkı sunacağı düşünülmektedir.
2022-01-01T00:00:00ZCovid-19 salgın sürecinde toplumsal ve dini yaşamın dönüşümü: psikososyal bir analiz
https://hdl.handle.net/11494/4351
Covid-19 salgın sürecinde toplumsal ve dini yaşamın dönüşümü: psikososyal bir analiz
Baltacı, Ali
Bu çalışmanın amacı, Covid-19 salgın sürecinde toplumsal yaşamda gözlemlenen dönüşümlere bağlı olarak din kurumunun salgından nasıl etkilendiğini belirlemeye çalışmaktır. Psikososyal analizle desenlenen çalışma, sosyal psikolojide var olan çeşitli kuramlar eşliğinde toplumsal ve dinȋ yaşamın dönüşümünü incelemektedir. Kriz döneminin kendine has akışkan değişimine uyum sağladığı var sayılan din, geleneksel formundan farklı olarak, kaygılı insanı teskin edecek yeni inanç ve dindarlık formları üretme potansiyelindedir. Bu kapsamda salgın sürecinde din ve dindarlığın farklılaşması, yaşanmaya başlanan sentetik dönüşüme karşı dinin gösterdiği karşı duruştan öte, bir tür evrimsel uyum veya varoluşsal tepki olarak nitelenmiştir. Seküler, mistik ve paranormal unsurlar ile bunlara tezat oluşturan dinȋ ve manevi yönelimlerin salgın ile birlikte öne çıktığı gözlenmiştir. Çalışmada bu karmaşık davranış sürecinin altında yatan psikososyal motivasyonlar belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda dinin, salgın sonrasında değişeceği ve daha da dijitalleşecek dünya ile birlikte bir tür post-corona dindarlığı oluşturup varlığını yeni bir formda sürdüreceği öngörülmektedir. Bu çalışmanın var olan düşünsel zeminde yeni tartışma alanları açması ve sosyal bilimler alanına katkı sunması umulmaktadır.; The purpose of this study is to attempt to ascertain how the religious institution was impacted by the epidemic in light of the changes in social life that were noticed throughout the Covid-19 pandemic period. The study, designed with psychosocial analysis, examines the transformation of social and religious life in the company of various theories in social psychology. Contrary to its traditional form, religion has the capacity to develop new forms of belief and religiosity that would calm nervous individuals. It is expected that religion will adapt to the particular fluid change of the crisis time. Instead of being in opposition to the synthetic shift that has already started to be experienced, the differentiation of religion and religiosity during the epidemic process has been characterized in this context as a kind of evolutionary harmony or existential reaction. With the epidemic, it has been noticed that secular, mystical, and paranormal components as well as opposing theological and spiritual beliefs have come to prominence. The study attempted to identify the psychosocial factors driving this complex behavioral process. As a result of the study, it is predicted that religion will change after the epidemic and will create a kind of post-corona religiosity and continue its existence in a new form with the world that will become even more digital. It is hoped that this study will open new areas of discussion on the existing intellectual ground and contribute to the field of social sciences.
2022-01-01T00:00:00ZSosyal yapılandırmacılıkla ekberî geleneğin epistemolojik bağlamda karşılaştırılması
https://hdl.handle.net/11494/4174
Sosyal yapılandırmacılıkla ekberî geleneğin epistemolojik bağlamda karşılaştırılması
Öncü, Ali
Yapılandırmacı öğrenme kuramı kendinden önceki davranışçı ve bilişselci
kuramların aksine öznel bilgiye önem verir. Vygotsky’e göre, bireyin öğrenme
faaliyeti çevresiyle olan iletişiminden etkilenir. Çünkü birey, dünyayı sosyal
çevresinden edinmiş olduğu araçlar (dil, semboller, işaretler, aletler) vasıtasıyla
kavrar. Dolayısıyla Vygotsky’e göre bilişin araçları bireyin içinde yaşamış olduğu
kültüre ait bu araçlardır. İbnü’l-Arabî’nin son dönem şârihlerinden Ahmed Avni
Konuk’a göre ise, insan varlığı kendisinde tezahür eden isimler aracılığıyla kavrar.
Yani insana verilmiş “istidat” -ki kendisinde tezahür eden isimlerdir- onun dünyayı
bilişini etkiler. İşte bu çalışmada Vygotskyci biliş araçlarıyla, Ahmed Avni Konuk’un
biliş aracı –“istidat (esma)”- karşılaştırılmaktadır. Bu karşılaştırmanın ardından din
eğitimi programları ile ilgili bir takım öneriler verilmektedir.; The constructivist learning theory in contrast to former behaviouralist and cognitive
theories attaches a significance to subjective knowledge. According to Vygotsky, an
individual's learning activity is affected by his/her communication with the
surrounding environment; because, individual learns the world through the means,
such as language, symbols, signs, tools acquired from his/her social environment.
Therefore, tools of cognition, according to Vygotsky, are the ones that belong to
culture, where individual lives in. On the other hand according to Ahmed Avni
Konuk, one of Ibn al-'Arabi's late commentators, human being conceives the
existence through the special features manifested in him. In other words, a
"capability" given to him, which is indeed features manifested in him, affects the way
of how he conceives the world. In the study, Vygotsky's cognitive tools are compared
to those ("capability") of Ahmed Avni Konuk. As a result of comparison it's detected
that Vygotsky's cognitive tools and Avni Konuk's "given capability" concept
demonstrate resemblance in terms of subjective cognition of the world, while they
differ on source of this subjectivity. In concluding part of the study number of
recommendations on religious education programs are given.
2017-01-01T00:00:00Z